Soruyorlar!
Soruyu duyanlar gülme krizine giriyorlar.
İşte bazı örnekler:
-Maaşım yattı. Kaçta kaldırmam gerekir?
-Özgeçmiş nereden geçmiş?
-İnsan kaynaklarından çıkan su içilir mi?
-Kariyerimizin zirvesine çıkarsak üşür müyüz?
-İş ararken yatağın altına bakmalı mıyız?
-İşi bırakırsam kim tutar?
-Günah benden gitti diyenlerin günahı nereye gidiyor?
-Kendisine bile hafızası yetmeyen balık insanların hafızasını nasıl geliştiriyor?
-Kilo vermek isteyenlerle almak isteyenler arasında takas yapılır mı?
-Balkanlardan gelen soğuk hava balkanlara nereden geliyor?
-Türkiye’de anne kızlık soyadı olmasaydı güvenlik nasıl sağlanacaktı?
-Arabada emniyet kemeri takmak zorunluyken otobüste ayakta gitmek mantıklı mı?
UÇAN BALON
Adamın biri, kır koşusu yaparken havada uçan bir balon alçalarak yanına yaklaşmış, yere vurup birkaç kez zıpladıktan sonra tekrar havalanmış.
İçinde birkaç adam, dehşet içinde balonun sepetine sıkı sıkı tutunmuşlar.
Adamlardan biri, koşu yapana seslenmiş;
“Beyefendi, rüzgar nedeniyle yolumuzu kaybettik, bize nerede olduğumuzu söyler misiniz?”
Koşucu, balondakilere bakmış;
“Yerden 20 metre yükseklikte, bir balonun sepetinin içindesiniz” demiş.
Balondaki bozulmuş biraz ve “Beyefendi siz gazeteci olmalısınız” diye seslenmiş bu kez.
“Evet” demiş adam, “Gazeteciyim de nasıl anladınız?”
Balondakilerden biri, “Verdiğiniz bilgiler kesinlikle doğru ancak bir işe yaramıyor” deyince, koşucu “Sizler de siyasetçi olmalısınız” dile karşılık vermiş.
“Evet öyle” demiş balondaki adam, “Siz nasıl anladınız?”
Yoldaki gülmüş;
“Yola çıkarken hava koşullarını bilmiyorsunuz, balonu uçurmayı bilmiyorsunuz, nereye geldiğinizi bilmiyorsunuz, nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz. Üstelik içinde bulunduğunuz durumdan dolayı beni suçluyorsunuz.”
Alıntı.